Gumusluk
Bu huzur dolu köy, yarımadanın üzerindeki en eski yerleşim yerlerinden biridir. Alçak gönüllü restoranları, pansiyon ve motelleri bulunmakta, fakat köy genişleyememektedir; çünkü burası resmi olarak arkeolojik bir sit alanıdır ve doğal görünümü değiştirecek herhangi bir şey yapmaya veya yerleri kazmaya izin verilmemektedir. Bu statü, bir kısmı da Gümüşlük köyü'nün altında kalmış bulunan antik Mindos sitesini koruma amacıyla düzenlenmiştir. Orijinal bir Likya şehri olan Mindos buradan birkaç kilometre güneydoğudadır. M.Ö. 4ncü yüzyılda Kral Mozolus yeni bir Mindos şehri inşa etmeye karar vererek, tüm şehir halkını yeni evlerine taşımış. Yüz yıl önce, görülmeğe değer kalıntılar arasında bir tiyatro ve stadyum da bulunmaktaydı, fakat daha sonraları bazı kurumları ve bazı binaların duvarlarına konmak üzere yavaş yavaş söküldüğünden, artık yerlerinde pek görülecek bir şey kalmamıştır.
Eğer Gümüşlük'ün kuzey doğusundaki koya doğru on dakika yürünecek olursa, bir yamacın kenarından denizin içine fırlamış gömülü bir duvar görülür. Alanın arkeolojik statüsü denize tüplerle dalmayı engellediğinden, şnorkellerle dalındığında bu suda daha pek çok duvar ve bir antik dalgakıran görülür. Buraya tekneyle gelenler, sualtı kalıntılarına çarpmamak için, girişin doğu yakasından adanın yakınlarına demirlemek isteyeceklerdir. Buraya Tavşan Adası adı verilmiştir. Bu ada, Gümüşlük'ün açık denizden korunmalı iki koyunu birbirinden ayırır. Eğer kıyıda bir restorana oturarak bir süre bakarsanız, adanın üzerinde tavşanlar görürsünüz. Bu tavşanlar, uzak pazarlarda bunları satan bir üretici tarafından bu adada üretilmektedirler. Dizboyu suda yürüyerek bu adaya gitmek ve kayaların arasında güneşlenerek denize dalmak mümkündür. Bazı restoranların çatı katlarındaki teraslardan görülen dinlendirici manzara ve güneşin batışı olağanüstüdür. Kalabalığın az olduğu bu yerde, restoranlardaki yiyeceklerin kalitesi şaşılacak derecede iyidir. Limandaki restoranların ise, sazdan örülü şemsiyeleri ve damları ile tipik bir görünüm taşırlar. Bodrum'a dönerken, yörede hala çalışır durumda olan rüzgar değirmenleri de seyredilir. Bu değirmenler, kanatlarını döndüren yaz rüzgarının geldiği kuzeybatıya dönüktürler ve civarda yetişen buğdayı geleneksel metodla öğütürler.